Epidural Anestezi
Ağrı vücutta stres reaksiyonu oluşturur. Bu da sempatik sistemin devreye girmesine, adrenalin ve noradrenalin gibi hormonların salgılanmasına neden olur. Doğum eylemi esnasında bu maddelerin salgılanması bebeğin katlanabileceği nisbi oksijensizlik durumunun üst sınırının aşılmasına ve bebekle ilgili istenmeyen durumların oluşmasına neden olabilir. Bu yüzden doğum eyleminde anne adayının duyduğu ağrının dindirilmesi önemlidir.
Doğum eyleminin birinci evresinde uterus kasılmaları ve serviksin açılması, eylemin ikinci evresinde ise bebeğin önde gelen kısmının doğum kanalında ilerlemesi ve etraf dokularda gerilme yaratması, epizyotomi açılması anne adayının ağrı duymasına yolaçar. Bu ağrının algılanması bireylerarası önemli farklılıklar gösterir: Ağrı eşiği yüksek olan anne adayları bu ağrıları çok şiddetli olarak algılamazken, ağrı eşiği düşük olanlar ağrıyı "dayanılmaz" olarak tanımlayabilirler.
Bazı anne adayları normal doğum sancılarını çekmeyi doğal olarak kabul ederler ve anne olma gibi kutsal bir amaca hizmet ettiğinden katlanmaya çalışırlar. Doğal doğum adı verilen bu durumda anne adaylarına kendileri talep etmedikçe ağrılarını hafifletmek için herhangi bir müdahalede bulunulmaz.
Ancak anne adaylarının önemli bir kısmı doğum eyleminin vereceği sancılardan doğal olarak korkarlar ve tıbbın sunduğu olanaklardan yararlanmak isterler. İşte epidural anestezi bu amaçla geliştirilmiş ve yaygın olarak kullanılan güvenli bir yöntemdir. Amacı doğum eyleminin verdiği ağrıları tamamen dindirmek ya da en azından dayanılabilir bir seviyeye indirmektir.
Günümüzde bu kadar etkili ağrı dindirme yöntemleri varken anne adayının doğum sancılarına "katlanmasını" beklemek barbarca ve tıp dışı bir yaklaşımdır.
Epidural anestezi nedir?
Epidural (peridural) anestezi ya da sık bilinen adıyla "ağrısız doğum", doğum eyleminde veya sezaryan operasyonunda ağrı hissini ortadan kaldırmak için kullanılan özel bir bölgesel anestezi şeklidir. Genel anesteziden farkı anne adayının işlem esnasında uyanık olması ve etrafında olup bitenleri tümüyle algılamasıdır. İstenmeyen etkiler açısından genel anesteziye göre oldukça güvenli bir yöntemdir. |
Nasıl uygulanır?
Epidural anestezi en basit anlatımla omurilik etrafını dıştan saran dura tabakası etrafına (yani epidural sahaya) uygun bir lokal (bölgesel) anestezik ilaç ve beraberinde narkotik analjezik (narkotik analjezikler klasik ağrı kesicilerden çok daha fazla ağrı kesici özelliğe sahip morfin türevi ilaçlardır) verilmesidir. Epidural aralık (saha) yağ dokusu, lenfatik kanallar ve damarsal yapılardan oluşan ve kafatası tabanında omuriliğin başladığı yerden belin bitiminde sakrum kemiğinin sonuna kadar devam eden gözenekli bir boşluktur. Epidural aralığa giriş ya bel bölgesinde omurlararası bir boşluktan (lomber epidural anestezi), ya da daha aşağıda sakral kanaldan (kaudal anestezi) olur. |
Anne adayı yan yatar ya da oturur durumdayken belde iğnenin girileceği bölge antiseptik ("mikrop öldürücü") maddeyle silinir. Daha sonra oldukça ince bir iğneyle epidural aralığa girilerek anestezik ve analjezik ilaçlar verilir. İlaçlar tek dozda verilebileceği gibi genellikle kalıcı bir kateter yerleştirilerek gerekli durumlarda anestezik madde takviyesi yapılır. Takviye için geliştirilmiş ve belli aralıklarla kateterden ilaç verilmesini sağlayan otomatik pompalar mevcuttur. Bazı durumlarda anestezi doktoru bu ilaçları belli aralıklarla kendisi vermeyi tercih edebilir. |
Epidural kateter. Bu kateterin bir ucu epidural sahada sabit bir şekilde durur. Diğer ucu ise ya belli aralıklarla manuel olarak anestezik madde takviyesi yapmak için bir enjektöre bağlıdır, ya da sağ yanda görülen ve belli aralıklarla otomatik olarak ilaç veren infuzyon pompasına bağlıdır. | Epidural infuzyon pompası |
Nasıl etki eder?
Vücudun tüm organlarında ağrı reseptörleri (ağrı algılayıcılar) adı verilen yapılar vardır. Bunların amacı vücuda zararlı olabilecek bir etkeni (sıcak, soğuk, yaralanma, organların iltihaplanması gibi) ağrı hissi uyandırma yoluyla beyne haber vermektir. Beynin ağrı merkezi ağrıyı algıladığında otomatik olarak zararlı etkenden kurtulmak için önlem alır (ateşe dokunulduğunda elin refleks olarak çekilmesi, vücudun bir yerinde ağrı duyulduğunda doktora başvurulması gibi).
Ağrı reseptörleri ağrılı uyaranı algıladıklarında ilk önce sinir lifleri yardımıyla omuriliğe, buradan da beynin ağrı merkezlerine haber ulaşır ve ağrı hissi oluşur. Epidural anestezi uygulandığında ağrılı uyaran omuriliğe ulaşır, ancak iletiyi daha yukarılara götüren lifler "uyuşarak" iletme özelliklerini geçici olarak yitirdiklerinden ağrı hissi oluşmaz. Bu ise doğum eyleminin birinci evresinde uterus kasılmalarının verdiği ağrıyı, ikinci evresinde de bebek doğum kanalında ilerlerken ve doğarken etraf dokularda gerilme ve baskı sonucu oluşan ağrıyı ve nihayet epizyotomi açılan durumlarda epizyotominin açılması ve tamiri esnasında duyulan ağrıyı gidermede oldukça etkilidir.
Bölgeye verilen anestezik maddenin cinsi, yoğunluğu, iğnenin batırıldığı yer ve anne adayının pozisyonu (baş aşağı doğru eğilmiş, yatay, baş yukarıda gibi) verilen maddenin dağılmasını ve vücutta uyuşan bölgenin genişliğini önemli oranda etkiler. Epidural anestezide "uyuşan" (ağrı hissi ortadan kalkan) bölgeler T10 (onuncu göğüs kafesi (Thoracal) omuru)-L2 (ikinci bel (Lumbar) omuru) arasında kalan dermatom (vücudun "coğrafi" ağrı bölgelerine verilen isim) bölgelerdir. Uygun dozlarda kullanıldığında motor lifler (yani kasların çalışmasını sağlayan sinir lifleri) "uyuşmadığından" anne adayı kendini "felç olmuş" gibi hissetmez ve bacaklarını bir kısıtlama olmaksızın hareket ettirebilir. |
İğne girildikten sonra önce bir test dozu uygulanarak ilaca duyarlılık ve allerji belirtileri aranır, damariçi ya da subaraknoid bölgeye (beyinomurilik sıvısının (spinal sıvının) bulunduğu bölge) girilmediğinin garanti altına alınması için tam doz vermeden önce bunlara ait belirtiler aranır. İğnenin doğru yerde (epidural alanda) olduğundan emin olunduktan sonra tam doz verilerek enjeksiyon işlemi tamamlanır. Bölgeye yerleştirilen kateter yardımıyla belli aralıklarla manuel olarak ya da otomatik infuzyon pompası yardımıyla ilaç takviyesi yapılır.
Epidural anestezinin ne gibi riskleri vardır?
Epidural anestezi ağrı hissini ortadan kaldırmada oldukça etkili ve yan etki ortaya çıkma riski de oldukça düşük bir yöntemdir. Ancak epidural uygulamalarının bu konuda yetişmiş ve tecrübe edinmiş anestezi uzmanları tarafından uygulanması gerekir.
Yetersiz anestezi
Epidural anestezi usulune uygun yapıldığında anne adaylarının yaklaşık %85'inde tam etkili olur. Anne adaylarının %12'sinde kısmi etkili olurken, %3'ünde hiç fayda sağlamaz. Ancak epidural anestezinin uygulanmasından sonra etkilerini göstermeye başlaması ve "oturması" zaman alan bir işlemdir. Bu yüzden daha önce fazla sayıda doğum yapmış ve kısa sürede doğurması beklenen anne adaylarında epidural uygulamak anlamsız olabilir.
Kateterden verilen dozların arasının fazla açılmış olması da epiduralin etkisinin geçmesine ve anne adayının tekrar ağrı duymasına neden olabilir. Bu durumda yeni bir enjeksiyon yapıldığında ilk enjeksiyonun etkisi önemli oranda ortadan kalktığından ağrı hissinin tekrar azalması zaman alabilir.
Ender durumlarda epidural anestezi doğumun ikinci evresinde gerekli olan perine anestezisini sağlamada yetersiz olabilir. Bu durumda bebek doğarken, epizyotomi açılırken ve tamir edilirken ek bir bölgesel anestezi gerekebilir.
Hipotansiyon (tansiyonun düşmesi)
Epidural anestezinin en sık görülen yanetkisi hipotansiyondur. Yöntem ağrı liflerini devre dışı bırakırken yakın komşulukta bulunan sempatik sistem lifleri de devre dışı kalabilir. Bu sempatik sistem lifleri damarların belli bir gerginlikte kalarak damariçi basıncın normal sınırlar içerisinde tutulmasında önemli rol oynarlar. Sempatik liflerin devredışı kalması durumunda damarlar bu uyarandan mahsur kaldıklarından genişler, kan bacaklarda göllenir, kalbe dönen kan miktarı azalır ve tansiyon düşebilir. Ancak epidurale başlamadan önce anne adaylarına yaklaşık bir litre bir sıvı yüklemesi yapıldığında hipotansiyon nadir görülür. Belli bir aşamaya kadar tehlikesi olmayan ve çeşitli önlemlerle (tekrar hızlı bir şekilde sıvı verilmesi, anne adayının sol yanına çevrilmesi, bacaklarının yukarı kaldırılması ve gerekli durumlarda damarların hızla kasılmasıyla tansiyonu normale döndüren ilaç (efedrin) verilmesi gibi) normale döndürülebilen hipotansiyon ileri durumlarda bebeğin zarar görmesine neden olabilir. Tecrübeli bir anestezi uzmanının hem hipotansiyonla karşı karşıya kalma olasılığı daha düşüktür, hem de meydana geldiğinde bu durumla hızlı ve etkili bir şekilde başa çıkabilir.
Hipotansiyon beraberinde getirdiği tehlikeler nedeniyle ortaya çıkması istenmeyen ve ortaya çıktığında da hızla giderilmesi gereken bir durumdur. Bu amaçla genellikle anestezi uzmanları epidurale geçmeden önce anne adayının damar yatağının dolmasını sağlamak için serum yoluyla yaklaşık bir litre sıvı verirler. Daha sonra epidural aralığa anestezik maddenin ilk verilişinde ve her tekrarlanışında tansiyon takibeden 20 dakikalık dönemde çok sık aralıklarla ölçülür ve düşük bulunması durumunda yukarıda bahsedilen önlemler alınarak tekrar normale döndürülmeye çalışılır.
Anestezik ilacın subaraknoid boşluğa (spinal sıvının içine) verilmesi
Dura tabakasının geçilerek anestezik maddenin direkt beyinomurilik sıvısının (spinal sıvının) dolaştığı subaraknoid boşluk içine verilmesi çok nadir de olsa mümkündür. Bu durumda spinal anestezinin tüm istenmeyen etkileri (ani tansiyon düşmesi, motor liflerde uyuşma ve geç dönemde şiddetli başağrıları gibi) ortaya çıkabilir.
Santral sinir sistemi ve kalp-dolaşım sistemi üzerine etkiler
Epidural bölgeye verilen ilacın maksimum dozlarının aşılması ve/veya ilacın yanlışlıkla damar içine verilmesi durumunda hem beyin hem de kalp olumsuz etkilenebilir. İlk belirtiler genellikle konvulziyon (sara tarzı kasılmalar) şeklinde olabileceği gibi çok yüksek kan seviyelerinde aritmiler (kalp atışlarının düzensizleşmesi) ve kalbin durması söz konusu olabilir. Bu istenmeyen durumlar günümüzde çok çok nadir görülürler.
Total spinal anestezi
Epiduralin etki sahasının dışına çıkması ve etkinin C5-C6 (boyun seviyesi (Cervical) seviyesine ulaşması ve solunum kaslarını devre dışı bırakması da günümüzde ender görülmektedir.
Epidurale bağlı oluştuğu iddia edilen kalıcı felç gibi durumlar günümüzde çok ender görülür hale gelmiştir.
Epidural anestezinin doğum eyleminin seyri ve bebeğin sağlığı üzerine olumsuz bir etkisi varmıdır?
Kullanılan ilaçlar kana çok az geçtiklerinden ve geçseler de plasentadan geçip bebeğe ulaştıklarında kısa sürede parçalandıklarından bebek üzerinde olumsuz bir etki beklenmez. Yine de epidural uygulandıktan sonra en az 30 dakika boyunca bebek kardiotokografi ile dikkatlice izlenir.
Epidural anestezinin uygulanmaya başlanacağı zaman çok önemlidir. Gerçek doğum eylemi başlamadan önce uygulanan epidural doğum eyleminin düzenini bozabilmektedir. Anne adaylarının gerçek doğum eyleminden önce ağrı duymaları durumunda epidural uygulanamaz, ancak gerekli durumlarda huzursuzluğu ve ağrıyı gidermek için çok gerekli olduğunda bazı ilaçlar verilebilir. Epidural anestezi uygun zamanda başlandığında doğumun birinci evresinin süresi üzerine etki etmez.
Ancak epidural uygulamalarında en sık gözlenen durum doğumun ikinci evresinin uzamasıdır. Bu durum anne adayının etkili ıkınabilme özelliğinin azalmasına bağlıdır. Doğum eyleminin aşırı uzaması durumunda doğumun vakum, forseps ya da sezeryanla gerçekleşmesi gerekebilir.
Epidural anestezi kimlerde uygulanmaz?
Bu anestezi şekli aktif kanaması olan, aşırı kanama ya da diğer nedenlere bağlı tansiyonu düşük olan, kullanılacak anestezi maddelerine allerjisi olan, iğnenin batırılıacağı bölgede enfeksiyonu olan, nörolojik hastalık şüphesi olan, trombosit sayısı 100.000 altında olan anne adaylarında ve burada bahsedilmeyen bazı ender durumlarda uygulanmaz.
Anne adayının istememesi de diğer bir uygulanmama nedenidir.
Ağır preeklampsi durumlarında ise anestezi uzmanları arasında görüş farklılıkları bulunmasına karşın çoğu durumlarda başarıyla uygulanır.
Alternatif (farklı) uygulamalar
Epidural bölgeye lokal anestezi maddesi verilmeden direkt narkotik analjezik verilmesi
Subaraknoid bölgeye kalıcı kateter yerleştirilmesi.
Prenatal(Doğum Öncesi) Tanı
Kendi doğumundan 9 ay önce, "Brittany Nicole Abshire", ileriki yaşamında karşılaşabileceği belki de en önemli sınavda "başarılı" olduğunu kanıtlamış oldu! Brittany 'nin dünyaya gelmesine neden olan "embriyo "nun, bölünen ilk hücreerinin, Brittany 'nin ailesi için kabus haline gelen ve ölümcül bir genetik hastalık olan "Ta y-Sachs" hastalığını taşımadığı bulunmuştu ve genetik uzman/art bu bilgiyi, Brittany henüz dünyaya gelmeden, hatta embriyo daha rahim içine yerleşmeden önce e/de etmişlerdi. AIüjdeli haber aileye verildi ve "embriyo Brittany ", annesinin rahmine yerleştirilerek, 9 aylık uzun yolculuğuna koyuldu. 1989 yılında çocuklarından birini Tay-Sachs hastalığından yitiren Brittany 'nin anne ve babası ne yazık ki, bu hastalığın genleri açısından taşıyıcı durumda idi/er. Bu ise bundan sonra doğacak her çocukta aynı hastalığın tekrar/ama riskinin olması demekti. Bu noktada Abshire ailesi önemli bir karar aldı: Aynı genetik hastalığın bulunmayacağına dair tıbbi güvence verilmezse yeniden çocuk sahibi olmayı düşünmeyeceklerdi Bu durumda genetik testler bayan Abshire'aya "ebelik dönemin" de (prenatal tanı) ya da bay ve bayan Abshere'in döl hücrelerinden oluşan "embriyo" üzerinde,embriyo rahimde döllenmeden (preimplantasyon genetiği) gerçekleştirilecekti. 1993 yılında Gaty D. Hodgen ve Eastern Virginia Tıp Fakültesi Jones Enstitü'sü' Ureme Merkezi Uzman/art, Abshire çiftinden sperm ve ovumları topladılar ve laboratuvar koşullarında 7 yumurtada döllenme sağladılar. Pre-embriyo adı verilen bu döllenmiş yumurtalar 3 gün sonra, 8 hücreli döneme eriştiğinde, Hodgen 'in ekibi, her bir "pre-embriyo "dan tek bir hücre elde ederek bunun DNA 'sının, Tay -Sachs hastalığı açısından incelemeye aldı. Test 7 pre-embriyonun dördünde başarı ile uygulandı. Yumurtalardan birinde hastalık saptanmıştı, diğer üçü ise taşıyıcı bile değildi. Bu üç sağlık/t embriyo bayan Abshire'in rahmine nakledildi ve bunlardan biri "Brittany "i oluşturdu. Brittaııy Ocak 1994'de sağlıklı bir bebek olarak dünyaya geldi.
GENETİK HASTALIKLAR ya da daha geniş anlamda genetik özellikler, nesilden nesile aktarılabilen, kimi zaman ise soyağacı içinde ailenin tek bir üyesini ilgilendiren özelliklerdir. Bebeklerin yaklaşık %4'ü genetik bir nedenle oluşan bozukluklar ile doğar. İleriki yaşlarda ortaya çıkan sorunlarla bu oran %8-15'lere ulaşmaktadır. Bugün çocuk hastalıkları merkezlerine başvuran hastaların yaklaşık %30'u genetik bir hastalık nedeni ile incelemeye alınmaktadır.
Genetik hastalıkların bir kısmı ciddi zihinsel ve bedensel özürlere yol açtığından, kişiler, aileler ve tüm toplum için önemli sosyal ve ekonomik sorunlar getirmektedir. Gelişmiş ülkelerde, yeni doğan ölümleri içinde,doğuştan bedensel ve zihinsel özürler ilk sırayı alır. Ülkemizde akraba evliliğine çok rastlanması, kimi genetik hastalıkların görülme sıklığının gelişmiş ülkelere oranla daha yüksek olmasına neden olmaktadır. Tüm bunlar, genetik hastalıkların ve genetik testlerin daha iyi tanınmasını gerektirmiştir.
Genetik testler, hastalık tanısı için kullanılan testler içinde doğruluk değeri en yüksek olan ve en hızlı gelişen testlerdendir, Amerika Birleşi Devletleri Teknolojik Deneyim Ofisi'ni kayıtlarına göre, gelecek 10 yılda kullanılışı genetik test sayısı bugünkünün 10 katı kadar artış gösterecektir. Halen her yıl binlerce bebeğe, anne karnında iken "amniyosentez" ya da "koryonik doku biyopsisi adı verilen teknikler aracılığı ile pek çok genetik test uygulanmaktadır. Genetik testler tek bir teknolojiyle gerçekleştirilmez. Daha çok, hücrelerde varolan genle rin aktivitesi, varlığı ya da yokluğunu ortaya koyan bir dizi testi içerir. Genetik testleri ilgili yaklaşımların önemli bir basamağını "kromozomların incelenmesi, diğer deyişle sitogenetik" oluşturmaktadır.
Moleküler düzeyde kromozomlar de oksiribonükleik asit (DNA) adı verilen şeker, fosfat ve baz kompleksinden oluşur. 23 çift kromozom içerisinde 6 x 10~ baz çifti mevcuttur. Bugünkü verilerin teme1liııde DNA yapısında yaklaşık 100 000 gen olduğu düşünülmektedir. Hücrelerin büyüme, gelişme ve farklılaşması ve tüm metabolik aktiviteleri, genlerin kontrolündedir.
Kromozomlar canlı hücrelerden elde edilerek ışık mikroskobu altında incelenebilirler. Mikroskop altında kromozomlar, sentromerde birleşmiş 2 kromatid yapısı yansıtırlar. Her bjr kromatid, çift sarmallı DNA içermektedir. Scntromer, kromo~omlan kısa kol (p) ve uzun kol (q) olar,~k ikiye bölen bölgedir. Kromozomlar sentromer lokalizasyonlarına göre Mmetasentk"submetasentrık ve makrosentrik" olarak isimlendirilirler. Kromozomlanın, DNA'nın ve genlerin yapıları, sayılarının bütünlüğü son derece önemlidir. Bu bütünlüğün bozulması"mutasyonları" simgeler ve insanoğlunda ciddi hastalıklara yol açabilir. Doğuştan bedensel ve zihinsel özürler, ailevi kas ve kan hastalıkları, kanser, şeker hastalığı, aileyi hipertansiyon gibi pek çok hastalığın kökeninde genomdaki bir bozukluk yatmaktadır. Kromozomlarda yapısal ya da sayısal olarak ortaya çıkan değişiklikler "kromozomal mutasyonlar" ya da "kromozom anomalileri" olarak tanımlanmaktadır. Cinsiyet kromozomları dışında, hemen tüm kromozomal anomalilerin %95'inden fazlası "anöploidi" şeklinde, yani kromozom sayısının fazlalığı veya kaybı olarak ortaya çıkarlar. Daha az oranda ise yapısal kromozomal bozukluklar görülebilir. Gebelikleri tekrarlayan düşükle sonlanan ailelerde, düşen "fetus"da kromozomal anomali oranı %60-70'dir. Zihin-sel ve bedensel özürlü çocukların %20-25'inde, ölü doğan bebeklerin ise %6'sında etken, yine kromozomal anomalilerdir. Tekrarlayan düşükleri olan eşlerde bu oran %5-7, çocukları olmayan ailelerde ise %2'dir. Tüm yenidoğan bebeklerin %60'ı kromozomal bir anormallik ile doğmaktadır. Down sendromu olarak bilinen mongol bebeklerin doğumuna neden olan hastalık, sayısal bir kromozom bozukluğudur. 46 yerine, toplam 47 adet kromozomu olan bu bebeklerde, 21. kromozom 3 adettir; oysa normal bir bedende kromozomlar çiftler halinde (2 adet) bulunur, Down sendromlu bebekler zihinsel ve bedensel açıdan sorunludurlar. Hastalığın ortaya çıkma sıklığı, genel toplumda 1/700-800 olmakla birlikte, 35 yaşın üzerindeki gebeliklerde bu sıklık artar. 21. kromozom dışında, hemen tüm kromozomlarla ilgili sayı ve yapı bozuklukları oluşabilir.
Halen pek çok genetik hastalıkta, kromozom bozukluğu ya da gen değişikliği tanımlanmış durumdadır. Önceden belirlenmiş genetik bir riskin olduğu tüm gebeliklerde, prenatal tanı protokolü uyguIanmalıdır. Prenatal tanı, genetik bir hastalık riskinin olması durumunda anne karnındaki bebeğe, gebelik dönemi içinde uygulanan küçük cerrahi girişimleri, genetik testleri ve genetik danışmayı içeren bir programdır. Prenatal tanıalanındaki ilk gelişme, bebeğin anne karnındaki gelişiminin görüntülenmesini sağlayan "ultrasonografı" (US) yöntemi olmuştur. Fetal Ultrasonografı, gebelik sırasında fetusta pek çok bedensel kusurun görüntülenmesine olanak sağlayan bir yöntemdir. Halen pek çok ülkede, tüm gebeliklerde rutin olarak uygulanır. Prenatal ultrasonografik incelemeler, işitebileceğimizin ötesinde ses dalgalari aracılığı ile anne rahmindeki bebeğin görüntülenmesini amaçlar. Yaklaşım "sonar", "sken", "sonar-sken" ya da "ultrasound-sken" olarak da adlandırılır, Gebelik-teki US ile ilgili ilk uygulamalar 1948'ler-de yapılmış ve ilk fetus görüntüleri de aynı tarihlerde alınmıştır. Ultrasonogratinin klinikte yaygın kullanımı ise 1970'lerdedir. Fetal tiltrasonografı, pek çok fetal anomali tanısına yardımcı olduğu gibi, prenatal tanı girişimlerinin uygulanmasına ve hatta fetal tedavilere de olanak sağlar. Günümüze dek, gebelik sırasında, teşhis amacı ile ultrasonografı uygulamasının fetusa ya da anneye yönelik zararına ait anlamlı bir bulgu yoktur. Ulltrasonografik incelemeler sırasında. X-ışınları kullanılmaz; test sadece ses dalgaları ile ilgilidir. Halen pek çok ülkede güvenilir bir yöntem olarak uygulanmaktadır.
Genetik amaçlı prenatal tanı yaklaşımlarının bir diğeri, gelişmiş ülkelerde yaklaşık 25 yı1 önce uygulamaya giren "amniyosentez işlemidir. Girişim, kromozomlar, genler veya enzimlerin incelenebilmesi ve genetik teşhise gidilmesi için, fetustan hücre elde edilmesi amacını güder. Bu amaçta, gebelikte yaklaşık 15-16. haftalarda, rahim içindeki bebeği çevreleyen amniyotik kese içindeki sıvıdan yaklaşık 15-20 ml'lik örnek alınır. İşlem annelerin ultrasonografi ile bizzat izleyebildiği, anestezi gerektirmeyen bir dururndur. Sıvı, özel bir iğne aracılığı ile anne karnından (göbek çevresinden) amniyotik sıvı boşluğuna girilerek elde edilir. Amniyotik sıvı içinde, fetusun bedeninden dökülen hücreler bulunmaktadır. Btı hücreler, pek çok genetik hastalığın tanısına olanak sağlar. Testin tipine göre yaklaşık 10 gün - 3 hafta süren çalışmalar, ailelere "genetik hastalık riski" artmış bulunan bebekler hakkında çok değerli bilgiler verir. Örneğin gebelikte, annenin taşıdığı bebekte Down ıendromu olup olmadığının kesin teşhisi, amniyosentez sonucu elde edilecek bebek hüicrelerinin kromozomal analizi aracılığı ıle konulabilir, Behekteki kromozom ya da gen analizi dışında, anneye Down sendromu riski yönünden uygulanan diğer testler, örneğin "Uçlü Tarama Testi" adı verilen hormon testleri ya da ultrasonografi, tarama testleridir; söz konusu gebeliğe prenatal tanı uygulanması gereğini belirten sinyaller verir. Ancak Down sendromunun varlığı ya da yokluğu konusunda kesin yorum getirmez. Kesin tanı ancak kromozom ve gen analizleri aracılığı ile gerçekleşebilir.
Amniyosentez girişiminin ciddi bir acı vermediği pek çok anne tarafından sıklıkla (% 86) ifade edilmektedir. Hekimini izleyebilen ve olaya konsantre olabilen bir anne için bu girişim büyüleyici bile olabilmektedir. Hekim uygun gördüğü takdirde eşler de girişimi izleyebilir. Son yıllarda amnivosentez işleminin gebeliğin daha erken dönemlerinde, 12-14. haftalar arasında uygulanmasını hedefleyen ve "erken amniyosentez" adını alan çalışmalar geliştirilmiştir.
Hiçbir cerrahi girişim risksiz değildir, Amniyosentez sonucunda da %0.5 oranında fetusun kaybedilmesi riski söz konusudur; ancak bu işlemin yapılmadığı 16. hafta gebelikleri de %0.5-0.7 oranında kendiIiğinden düşük ile sonlanabilir; bu nedenle işleme bağlı artmış bir düşük riski olduğu söylenemez. Komplikasvon olarak görülebilen amniyotik sıvı sızması, genelde ciddi bir problem yaratmarnaktadır, enfeksiyon ise son derece enderdir.
"Koryonik doku biyopsisi" (CVS) adı verilen girişim, gebeliğin 10-11. haftalarında uygulanan bir diğer prenatal tanı yöntemidir. Bu yaklaşımla elde edilen hücreler plasenta kaynaklıdır. İşlem, anestezi gerektirmez, karın üzerinden ya da doğum kanalı aracılığı ile uygulanabilir. Koryonik doku biyopsisi, gebeliğin çok erken döneminde uygulanabilme avantajına sahiptir; böylece aileler erken gebelik dönemlerinde teşhis hakkında bilgi edinebilirler. İşlemden kaynaklanan düşük riski amniyosenteze göre daha yüksektir (%2-5).
Tüm bunların dışında fetustan kan elde edilebilmesini sağlayan ve gebelikte göbek kordonundan kan alınması anlamına gelen "kordosentez" ve rahim içindeki bebeğin doğrudan görülebilmesini sağlayan "fetoskopi", daha sınırlı kullanım alanları olan diğer prenatal tanı yaklaşımlarındandır. Prenatal tanı uygulamalarında halen varılan en uç nokta, gebe annenin kanundan, fetusa ait hücrelerin toplanması ve genetik testlerin bu hücreler üzerinde gerçekleştirilmesidir. Henüz deneme aşamasında olan bu çalışmalarda hareket noktası, gebe olan bir annenin kanında az sayıda da olsa bebeğe ait hücrelerin olabileceği gerçeğidir. Halen uygulanan yöntemlerle kıyaslandığında yan etkileri yok denecek kadar az olan bu girişimle ilgili sorunlar, elde edilen hücrelerin hepsinin fetusa ait olmadığı, anneye ait hücrelerin teste karışıp yanlış sonuçlara yol açabileceği, fetusa ait hücre sayısının çok kısıtlı olacağı paralelindedir. Çabalar bu sorunların asılması ve testin yaygınlaşması yönündedir.
Genetik prenatal tanının uygulandığı aileler, bebeklerinin sağlıklı olduğunu öğrendiklerinde o döneme dek zihinlerini kurcalayan sorulara yanıt bulduklarından bir anlamda kabusları sona erer ve huzurlu bir gebelik dönemi geçirirler. Kimi gebeliklerde ise fetusun genetik yönden hasta olduğu anlaşılır. Ağır bedensel ve zihinsel özürlere yol açan genetik bir hastalık söz konusu ise, aile istediği takdirde, gebelik sonlandırılır. Genetik hastalıkların pek çoğunun doğum sonrası tedavisi, bugünkü koşullarda ne yazık ki olanaklı değildir. Prenatal tanının önemli yararlarından biri, önceki çocuklarında genetik hastalık olan ailelere sağlıklı çocuk sahibi olma olanağı vermesidir. Kimi aileler önceki çocuklarında ya da aile yakınlarında yaşadıkları sorunları yeniden yaşayacakları kuşkusu ile tekrar gebe kalmayı reddetmektedirler. O\sa gen veya kromozom bozukluğunun olduğu tahmin edilen durumlarda, gebelik sırasında fetusun bu hastalığı taşıyıp taşımadığının öğrenilmesi olanaklıdır. Bu konuda önemli olan nokta, ailede genetik hastalığı olan kişinin genetik incelemelerinin zaman yitirilmeden yapılmasıdır. Genetik hastalıklar ölümle sonlandıklarında, kişinin genetik inceleme şansı da bulunmadığından ailenin diğer üyelerine "söz konusu genetik hastalık" açısından yardımcı olabilmek ve gebelikte genetik tanı şansını sağlamak, bugünün koşullarında çok güçtür. Bu güçlüğü aşmak için Human Genome Project (HUGO) adı verilen kapsamlı bir proje başlatılmıştır. HUGO, 1987 yılında başlatılan ve insan genomunda bulunan yaklaşık 100 bin genin DNA yapısını ve kromozomlar üzerindeki yerini belirlemeyi hedefleyen bir projedir. Projenin tamamlanması halinde, halen tüm teknolojik gelişime karşın çok kısıtlı veriler getiren genetik testler birçok farklı boyut kazanacak, bunun yanında gen tedavisi aktif olarak yaşamımıza katılacaktır.
Prenatal tanı girişimleri ve daha sonraki genetik çalışmalar, bu konuda uzmanlaşmış kişiler tarafından yürütülmelidir; aksi takdirde üzücü sonuçlar doğabilir. Aileler öncelikle genetik merkezlerinde "genetik danışma" alarak bilgilendirilmelidir. Genetik danışma süreci içinde ailelerin soy ağacı çıkarılır ve bilinen tüm üyeler ile ilgili sağlık durumları belirlenir; eldeki tüm tıbbi veriler incelenir; tanıyı koymak ya da doğrulamak için gerekli genetik testler gerçekleştirilir. Sonuçta aile veya kişide söz konusu genetik hastalığın olup olmadığı, varsa hastalığın ne olduğu, uzun sürede nasıl seyredeceği, yaratabileceği problemler, sonuçları ve alınabilecek önlemler, varsa tedavisi hakkında bilgi verilebilir. Ailedeki diğer kişilerin veya doğacak çocukların söz konusu genetik hastalıklar açısından taşıyabilecekleri risk belirlenir. Hastalığın gebelik sırasında teşhis (prenatal tanı) olanağının olup olmadığı saptanır; prenatal tanı yaklaşımları anlatılır; testleri kabul eden ailelerde, uygun koşullarda bu yaklaşımlar gerçekleştirilerek, gebelik sırasında söz konusu genetik hastalığın tanınması sağlanır ya da alternatif yaklaşımlar gerçekleştirilir.
Genetik Danışma Kimler İçin Gereklidir?
Genetik hastalıklar açısından "Yüksek-Risk Grubu"nu oluşturan ve Prenatal Tanı Programlarına alınması gereken kişi ya da aileleri şu şekilde gruplandırabiliriz:
•Gebeliği sırasında 35 yaş veya daha üzerinde olan anneIer,
•Daha önceki bir çocuklarında, kromozom bozukluğu (Down sendromu) saptanan
•Eşi veya kendisi kromozomal değişiklikler açısından taşıyıcı olan aileler,
•Gebeliği sırasında ultmonovafide, fetusta bedensel bozukluk, anmiyotik sıvı azlığı veya fazlalığı ve intrauterin gelişme geriliği görülen gebe'Gebelik sırasında anne anmdu, genetik hastalıklarla ilgili tarama testleri yüksek risk gösteren aileler (üçlü tarana testleri, alfa feto-protein düzey testleri),
•Ailede bilinen ve biyokimyasal veya DNA analiz yöntemleri ile tanı konabilecek bir hastalığın varlığının söz konusu olduğu aileler,
•Seçici olarak erkek çocuklarında görülen kimi genetik hastalıklar (Duchenne Müsküler Distrofisi, Hemofili A ve B) açısından riskli aileler,
•Önceki gebeliklerinde nedeni açıklanamayan düşükler ve ölü doğumları olan aileler,
•Önceki çocuklarında omurilik veya sinir sistemi kapanma defekti olan aileler,
•Önceki çocuklarında genetik kökenli zihinsel ya da bedensel özür olan aileler,
•Akraba evliliği yapan ve soy ağaçlarında genetik bir hastalık saptanan eşler,
•"Arıksiyete" grubu; klasik anlamda genetik hastalıklar açısından yüksek riski olmadığı halde taşıdığı bebek konusunda ciddi endişe duyan gebeler.
Bunların dışında genetik danışma ve inceleme gerektiren diğer kişi veya aileler
•Nedeni bilinmeyen zihin-sel ve/veya bedensel özürü olan çocuklar,
•Doğdukları zaman cinsiyeti belirsiz olan bebekler,
•Adet görmeyen ve cinsiyet karakterleri gelişmemiş genç kızlar,
•Sterilite sorunu olan ve cinsiyet karakterleri gelişmemiş erkekler,
•Sterilite sorunu olan (çocuk sahibi olamayan) eşler,
• Genetik kökenli boy kısalıkları ve gelişme gerilikleri olan kişi ve aileler,
•Kromozom analizleri ve moleküler genetik yöntemlerle tanısına ve tedavisine katkıda bulunabilecek kimi kan hastalıkları (kanser) olan aileler.
Ağrısız Doğum
PDA (Peridural = Epidural Anestezi ve Kateter Uygulamaları) ALTINDA DOĞUM :
Doğum ağrısının giderilmesinde pek çok yöntemler denenmiş ve bunlar arasında epidural kateter tekniği ile "ağrısız doğum" güvenilir yöntemlerden sık kullanılanı olmuştur.
Hangi yöntem uygulanırsa uygulansın bebek ve anne güvenliği hiç bir zaman tehlikeye atılmamalı, tecrübe ve olanaklar dahilinde bilinen herhangi bir ağrısız doğum tekniği yeğlenmelidir.
Rahim (uterus) ve rahim ağzının kasılmaları, leğen kemiği (pelvis) ile apışarası (perine) dokularının gerilme ve yırtılmaları doğumda ağrının kaynaklarıdır. Özellikle ilk doğumlarda ve menstruasyonu (adet) sıkıntılı geçen anne adaylarında bu doğum ağrısı dahada şiddetli olabilmektedir. Doğum eylemindeki bu ağrı; anne de morali bozmakta, yorgunluk ve geriliminde etkisiyle doğum süresinide etkilemektedir. Bu AĞRI;
Meydana geldiği dokudan (uyarının başlangıcından) beyine kadar olan gelişimi seyrinde herhangi bir noktada kesintiye uğratılabilir.
Apışarası (perine) cildinin lokal -bölgesel- olarak iğne ile uyuşturulması, rahim ağzının ve ilgili dokuların yine bölgesel uyuşturulmasıyla ağrı engellenebilirse de, bazen kana geçen ağrı kesiciler ve anestezik maddelerle de ağrının kaldırılması mümkün olmaktadır.
Ayrıca anne adaylarının gebelik süresince eğitimi verilerek yapılan doğal eylem ve doğum hareketi (ıkınma, solunum, gevşeme hareketleri) ile de doğum ağrısı daha az hissedilmekte, gerekli olacak ilaç miktarı azalmaktadır. Bu eğitim yardımıyla baba adaylarına da verilebilmektedir.
Hipnoz, ciltten elektrik sinir uyarıcıları, akupunktur, bazı ilaçların anneye uygulanmasıyla "doğum" ağrısı baskılanabilecektir. Son yıllarda uygulama alanı artan, güvenilir yöntemlerden biri de "EPİDURAL ANALJEZİ" tekniğidir.
**DOĞUM EYLEMİ DÖNEMLERİ**
I.inci dönem: Rahimde kasılmaların başlamasıyla, serviksin (rahim ağzının) 3-4 cm.'e kadar açılmasına kadar olan latent (belirti göstermeyen, gözükmeyen) dönemle, rahim ağzının tam açılmasına kadar geçen süredir.
II.inci dönem: Rahim ağzının tam açılmasından bebeğin çıkışına kadar geçen süredir.
III.üncü dönem: Plasenta (eş, son)'nın rahimden çıkışıdır.
TEKNİK VE UYGULAMA
**Bu tekniğin uygulanabileceği gebelik ve sakıncalı olan durumlar için "GEBELİK VE ANESTEZİ" ana başlığına bakınız!**
Tekniğin "UYGUN" olacağı anne adayına yapılacak girişimler için öncelikle bilgi verilmeli, merak ve endişeleri giderilmelidir. Doğum salonu yada ameliyathanede yapılan ön hazırlıkla gebe masaya alınır. Hasta genelde (sol) yan yatarak veya oturur pozisyonda iken (şekil 1) uygulama yeri olan "bel omuru" cildi, enfeksiyon açısından antiseptik solüsyonla silinmekte ve bu bölge steril örtü ile kapatılmaktadır. Yapılacak girişimde ağrı duymamak için 1 cm. çaplı bölgenin derisi-cildi-insülin iğne ucuyla (ince ve kısa uçlu iğne) uyuşturulur. Kalınlığı yaklaşık 1 milimetre olan özel iğne ile, anestezi uzmanınca bel omur kemiği arasından geçilerek ciltten yaklaşık 4-6 cm. derinlikteki "epidural" mesafeye ulaşılır. Burası omurilikten çıkan sinir ve köklerinin geçtiği yaklaşık 3-5 milimetre genişliğinde dar bir alandır.Bu nedenle işlem sırasında heyecanlanmamak, kıpırdamamak ve sakin olmak tekniğin başarısında anne adayının katkısıyla olacaktır.
-EPİDURAL ANESTEZİ UYGULAMASI-
- Şekil 1.a- -Şekil 1.b- -Şekil 1.c- -Şekil 1.d-
"Hasta Pozisyonu(Yan)" "Hasta Pozisyonu(Oturur)" " Kateterin Yerleştirilmesi" "Epidural Kateter"
Anestezi doktorunuz uygun bölgeye ulaştığında, iğnenin içinden 0.5 milimetre kadar kalınlıkta incecik bir kateteri (naylon, teflon) yerleştirip, cildiniz ve sırtınıza tesbit edecek ve flasterle yapıştıracaktır. Artık bu yoldan yani kateterden gerek doğum eylemi ve ağrısız doğum için veya gereğinde "sezaryen" için gerekli olan anestezik maddeler verilebilecek, ağrı ortadan kalkacaktır. Doğum sonu (yada sezaryen sonrası) bir iki gün içinde meydana gelebilecek diğer ağrılarınız için yine bu kateterden yararlanılabilir. (İlaç verilir -aralıklı veye devamlı enjeksiyon tekniği-)Enfeksiyon riski nedeniyle bu kateter 48 saat içinde çıkarılmalıdır.
Kateter yerleştirme işlemi doğumun I.inci döneminde (latent) olmakta, uygun dozda ve zamanda ilaç verilerek doğumun tüm evrelerinde ağrı kaldırılabilmektedir. Anne adayı eğer sezaryenle doğuma gidecek olursa, yine buradan ilaçla cerrahi işlem hasta uyutulmadan gerçekleştirilebilecektir.
"Teknikte Anatomik Yapılar"
İlaç enjeksiyonu ile ilk dakikalarda ayaklar ve kalçada sıcaklıkla birlikte uyuşma hissi olacak, verilen ilacın doz ve hacmine bağlıda ayaklarda hareket kaybı geçici olarak görülebilecektir. Sezaryende ilaç verilmesini takiben yaklaşık 15 dakika sonra tam uyuşma ile cerrahi müdahale başlatılabilinecektir. Unutulmaması gerekli olan şudur. Bu teknikte yalnızca "AĞRI" duyusu kalkar." DOKUNMA duyusu kalkmadığı için hasta olup bitenleri cerrahide ağrı duymadan yaşayacaktır. Bu his ağrı ile karıştırılmamalıdır.
Her şeye rağmen, anatomik yapı faktörleride göz önüne alındığında ve de kateter yerleştirmede % 15 dolayında başarısızlıkla "yeterli anestezi" sağlanamamakta, yamalı veya tek taraflı anestezi oluşabilmektedir.Bu durumda anestezistiniz gerekli önlemleri alacak, ağrı için destek teknikleri devreye sokabilecektir.
Annenin normal doğumda ıkınma ve stresi ile tüketeceği oksijen bu teknikle azaltılmakta, daha iyi ve düzenli solunumla annenin oksijeni arttırılarak stres ve etkilerinin de bastırılmasıyla; doğacak bebek için daha iyi bir ortam yaratılacaktır. Tekniğe uygun yapıldığında doğum seyrine etkisi olmayan bu yöntem, bazı merkezlerde rutin olarak uygulamaya konulmakta, hastalar tarafından ilgi görmektedir.
-EPİDURAL TEKNİĞİN UYGULAMA SAFHALARI-
İSTENMEYEN ETKİLER:
*Hipotansiyon (tansiyon düşmesi), bulantı, baş dönmesi, nabızda yavaşlama, ısı düşmesi ve titreme, bel kası gevşeme ve iğnenin bazen lif zedelemesiyle geçiçi olan bel ağrısı meydana gelebilir. Bunlar düzeltilebilen, ciddi olmayan yan etkilerdir. Tekniğine uygun yapılan "epidural anestezide" BAŞ AĞRISI beklenen bir durum değildir.
Tekrarlayan Düşükler
(Habitüel Abortus)
İlk gebeliği düşükle sonlanan kadınların en büyük korkularından biri bir daha hiç çocuğunun olmayacağı ya da sonraki gebeliklerinin de düşükle sonuçlanacağıdır. Bu gerçek değildir. Ancak düşük yapan kadınların daha sonraki gebeliklerinde düşük yapma ya da düşük tehditi yaşama olasılıkları hiç yapmamışlara göre biraz daha yüksektir. Arka arkaya 3 ya da daha fazla sayıda gebeliğin düşük ile sonuçlanmasına tekrarlayan düşük ya da habitüel abortus adı verilir. Burada önemli olan nokta düşüklerin birbirini takip eden gebeliklerde yani arka arkaya olmasıdır.
Çok yakın bir geçmişe kadar altta yatan herhangi bir anomalinin bulunamadığı düşüklerde olay açıklanamayan düşük olarak adlandırılmaktaydı. Oysa bugun biliyoruz ki bu ve bunun gibi bazı açıklanamayan durumlarda altta yatan etken büyük olasılıkla kişinin bağışıklık sistemi yani immunolojik sistemdir. Bu sistemin desteklenmesine bağlı tedavi yaklaşımları tekrarlayan düşük yaşıyan kadınlarda oldukça fayda sağlamaktadır.
Tekrarlayan düşük tanısı konulan kişilerde ikinci adım altta yatan belirli bir patolojinin olup olmadığının saptanmasıdır.
Nedenleri
Rahim'e ait anomaliler
Habitüel abortusu olan kadınların yaklaşık %12-15'inde sorun rahimden kaynaklanmaktadır. Rahimde çift göz olması olarak bilinen durum ya da rahim ağzının gereğinden fazla açık olması tekrarlayan düşükler ile sonuçlanabilir. Bunun anlaşılması için rahim ağzı açıklığının değerlendirilmesi ve rahim filmi çekilmesi gereklidir.
Eğer problem rahim ağzı yetmezliği ise gebeliğin erken dönemide konulacak bir dikiş ile (serklaj) gebelik miada kadar götürülebilir. Çift gözlü rahim ya da benzer bir şekil bozukluğu olanlarda ise bunu gidermeye yönelik operasyonlar planlanır.
Hormonal Nedenler
Tekrarlayan düşüklerde önemli bir sebepte hormonal bozukluklardır. Pekçok hormon bozukluğu düşüğe neden olabilir. Örneğin tiroid hormonlarındaki azalma ya da artışlar düşük nedeni olabilir. Bu durumun tedavi edilmesi genelde gebeliğin sorunsuz devam etmesini sağlar.
Yine önce yumurtalıklardan daha sonrada plasentadan salgılanan ve görevi gebeliğin idamesi olan progesteron hormonunun yetersizliği de düşükle sonuçlanır. Luteal faz yetmezliği
denen bu durumun tedavisi eksik olan hormonun dışarıdan verilmesidir. Günümüzde luteal faz yetmezliğinin olup olmadığı tartışmalıdır.
Süt hormonu olarak da bilinen prolaktin hormonunun düzensizlikleri de önemli bir infertilite ve düşük nedenidir. En sık kanda fazla miktarda bulunması yani hiperprolaktinemi görülür. Tıbbi tedaviden fayda görür.
Kromozomal nedenler
Düşüklern en önemli nedenlerinden biri de kromozomal bozukluklardır. Eğer ailede sonraki bireylere aktarılabilecek genetik bozukluklar mevcut ise tekrarlayan düşüklerin nedeni bu olabilir. Böyle bir durumdan şüphelenildiğinde eşlerde kromozom analizi yapılır ve eğer patoloji saptanır ise genetik danışmanlık gerekli olur.
Bağışıklık sistemi
Son yıllarda giderek daha iyi anlaşılan ve bugüne kadar nedeni açıklanamayan pekçok hastalığın altında yatan sebep bağışıklık sistemidir.Bu sistem kabaca vücudun savunma mekanizmasıdır. Gerek dışarıdan gelen gerekse vücudun kendi içinde yer alan hastalık etkenlerine karşı koruma sağlar. Bu sitem kendisini aktive eden faktörleri (bunlara antijen adı verilir) kendinden ya da yabancı olarak algılar. Yabancı antijenlere karşı tepki yaratır. Bazen hatalı olarak kendine ait antijenleri de yabancı olarak algılar. Buna otoimmün antijen adı verilir. Bağışıklık sistemi hafızası olan bir mekanizmadır. Yani bir kez karşılaştığı ve mücadele ettiği etkeni unutmaz. Hastalık etkeni vücuda girdiğinde bağışıklık sitemi buna karşı bir antikor üretir. Bu antikorlar daha sonra ömür boyu vücutta kalır.Bu nedenle aynı etkenle yeniden karşılaşıldığında bu etken vücutta hastalık yaratmaz. Çocukluk çağında geçirilen bazı hastalıkların ikinci kez geçirilmemesinin nedeni budur.
Otoimmün problemler
Annenin kendine normalde bulunan bazı faktörleri yabancı kabul ederek antikor üretmesidir. Bu tablo bazen tekrarlayan düşüklere neden olabilir. En sık antifosfolipid antikor varlığında düşük olur. Fosfolipidler vücudun hücre sisteminin yapıtaşlarından birisidir. Özellikle hücre zarında bulunurlar. Antifosfolipid antikor varlığında plasentadaki kan akımları bozulur, bu dolaşımda pıhtılaşmalara neden olur ve sonuçta düşük görülür. Antifosfolipid antikorla dışında hücre çekirdeğine hatta tiroid bezine karşı gelişen antikorlar da düşük nedeni olabilir.
Otoimmün nedenlere bağlı düşük yapan kadınlarda ilk tedavi yaklaşımı kanın pıhtılşaması önleyecek ilaçların verilmesidir. Bu amaçla en sık aspirin kullanılır. Mutlaka hekim kontrolünde verilmelidir. Ayrıca bağışıklık sistemini baskılayacak kortizon türü ilaçlar da kullanılabilir. Bu tür hastalarda çok yakın takip gereklidir.
Bağışıklık sistemi ile ilgili dünyada heryıl pekçok çalışma yapılmakta ve bu sistem her geçen gün daha iyi anlaşılmaktadır. Bu konu ile ilgili bilgilerimiz arttıkça pekçok hastalığın sebebi açıklığa kavuşacak ve tedavileri mümkün olabilecektir
RADİSTANBUL ANADOLU YAKASI GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836 GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ 0-216-5218836 RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836
GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ÜSKÜDAR ÇEKMEKÖY ŞİKLE TAŞDELEN REŞADİYE AĞVA ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ALTUNİZADE BAĞLARBAŞI ÜSKÜDAR ŞİLE ÜMRANİYE AĞVA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MEKEZİ DOPLER DOPPLER RENKLİ DOPPLER DİJİTAL PANORAMİK SEFALOMETRİK RÖNTGEN MAMOGRAFİ MAMMOGRAFİ KEMİK ERİME TESTİ KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ OSTEOPOROZ TAKİP TARAMA
RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836 GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ 0-216-5218836 RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836
GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ÜSKÜDAR ÇEKMEKÖY ŞİKLE TAŞDELEN REŞADİYE AĞVA ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ALTUNİZADE BAĞLARBAŞI ÜSKÜDAR ŞİLE ÜMRANİYE AĞVA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MEKEZİ DOPLER DOPPLER RENKLİ DOPPLER DİJİTAL PANORAMİK SEFALOMETRİK RÖNTGEN MAMOGRAFİ MAMMOGRAFİ KEMİK ERİME TESTİ KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ OSTEOPOROZ TAKİP TARAMA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836 GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ 0-216-5218836 RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836
GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ÜSKÜDAR ÇEKMEKÖY ŞİKLE TAŞDELEN REŞADİYE AĞVA ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ALTUNİZADE BAĞLARBAŞI ÜSKÜDAR ŞİLE ÜMRANİYE AĞVA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MEKEZİ DOPLER DOPPLER RENKLİ DOPPLER DİJİTAL PANORAMİK SEFALOMETRİK RÖNTGEN MAMOGRAFİ MAMMOGRAFİ KEMİK ERİME TESTİ KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ OSTEOPOROZ TAKİP TARAMA
ÜMRANİYE ŞUBESİ : GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836 GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ 0-216-5218836 RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836
GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ÜSKÜDAR ÇEKMEKÖY ŞİKLE TAŞDELEN REŞADİYE AĞVA ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ALTUNİZADE BAĞLARBAŞI ÜSKÜDAR ŞİLE ÜMRANİYE AĞVA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MEKEZİ DOPLER DOPPLER RENKLİ DOPPLER DİJİTAL PANORAMİK SEFALOMETRİK RÖNTGEN MAMOGRAFİ MAMMOGRAFİ KEMİK ERİME TESTİ KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ OSTEOPOROZ TAKİP TARAMA MAMOGRAFİ KEMİK DANSİTOMETRİ PANORAMİK DİJİTAL RÖNTGEN SEFALOMETRİK DİJİTAL RÖNTGEN DÖRT BOYUTLU RENKLİ ULTRASON RENKLİ DOPPLER ULTRASON ALT EKSTREMİTE ARTER VEN - ÜST EKSTREMİTE ARTER VEN -OBSTETRİK RENKLİ DOPPLER-RENAL ARTERLER RENKLİ DOPPLER-KAROTİS VERTEBRAL ARTERLER-SKROTAL RENKLİ DOPPLER- MEME RENKLİ DOPPLER- KİTLE LEZYONU RENKLİ DOPPLER-JİNEKOLOJİK DOPPLER VAJİNAL-OBSTETRİK RENKLİ DOPPLER –PENİL RENKLİ DOPPLER-TRANSKRANYAL RENKLİ DOPPLERULRASON (ABDOMEN-TİROİD-GEBELİK-OBSTETRİK-JİNEKOLOJİK-TRANSREKTAL-TRANSVAJİNAL-ÜST ABDOMEN-ALT ABDOMEN-ORBİTA-EKSTREMİTE-ÜRİNER SİSTEMLER-PELVİK-SUPRAPUBİK-MEME-VAJİNAL-TİROİD-SUBMANDİBULER-PAROTİS-TORAKS-YÜZEYEL-KİTLE LEZYONU ULTRASONOGRAFİ –KALÇA ULTRASONU
ADRES: İNKILAP MAHALLESİ ALEMDAĞ CADDESİ MELTEM SOKAK 2/2 ÜMRANİYE TEL: 0-216-5218836 FAX: 0-216-5218836 radistanbul@hotmail.com
RADİSTANBUL ANADOLU YAKASI GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836 GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ 0-216-5218836 RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836
GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ÜSKÜDAR ÇEKMEKÖY ŞİKLE TAŞDELEN REŞADİYE AĞVA ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ALTUNİZADE BAĞLARBAŞI ÜSKÜDAR ŞİLE ÜMRANİYE AĞVA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MEKEZİ DOPLER DOPPLER RENKLİ DOPPLER DİJİTAL PANORAMİK SEFALOMETRİK RÖNTGEN MAMOGRAFİ MAMMOGRAFİ KEMİK ERİME TESTİ KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ OSTEOPOROZ TAKİP TARAMA
RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836 GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ 0-216-5218836 RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836
GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ÜSKÜDAR ÇEKMEKÖY ŞİKLE TAŞDELEN REŞADİYE AĞVA ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ALTUNİZADE BAĞLARBAŞI ÜSKÜDAR ŞİLE ÜMRANİYE AĞVA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MEKEZİ DOPLER DOPPLER RENKLİ DOPPLER DİJİTAL PANORAMİK SEFALOMETRİK RÖNTGEN MAMOGRAFİ MAMMOGRAFİ KEMİK ERİME TESTİ KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ OSTEOPOROZ TAKİP TARAMA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836 GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ 0-216-5218836 RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836
GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ÜSKÜDAR ÇEKMEKÖY ŞİKLE TAŞDELEN REŞADİYE AĞVA ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ALTUNİZADE BAĞLARBAŞI ÜSKÜDAR ŞİLE ÜMRANİYE AĞVA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MEKEZİ DOPLER DOPPLER RENKLİ DOPPLER DİJİTAL PANORAMİK SEFALOMETRİK RÖNTGEN MAMOGRAFİ MAMMOGRAFİ KEMİK ERİME TESTİ KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ OSTEOPOROZ TAKİP TARAMA
ÜMRANİYE ŞUBESİ : GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836 GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ 0-216-5218836 RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836
GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ÜSKÜDAR ÇEKMEKÖY ŞİKLE TAŞDELEN REŞADİYE AĞVA ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ALTUNİZADE BAĞLARBAŞI ÜSKÜDAR ŞİLE ÜMRANİYE AĞVA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MEKEZİ DOPLER DOPPLER RENKLİ DOPPLER DİJİTAL PANORAMİK SEFALOMETRİK RÖNTGEN MAMOGRAFİ MAMMOGRAFİ KEMİK ERİME TESTİ KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ OSTEOPOROZ TAKİP TARAMA MAMOGRAFİ KEMİK DANSİTOMETRİ PANORAMİK DİJİTAL RÖNTGEN SEFALOMETRİK DİJİTAL RÖNTGEN DÖRT BOYUTLU RENKLİ ULTRASON RENKLİ DOPPLER ULTRASON ALT EKSTREMİTE ARTER VEN - ÜST EKSTREMİTE ARTER VEN -OBSTETRİK RENKLİ DOPPLER-RENAL ARTERLER RENKLİ DOPPLER-KAROTİS VERTEBRAL ARTERLER-SKROTAL RENKLİ DOPPLER- MEME RENKLİ DOPPLER- KİTLE LEZYONU RENKLİ DOPPLER-JİNEKOLOJİK DOPPLER VAJİNAL-OBSTETRİK RENKLİ DOPPLER –PENİL RENKLİ DOPPLER-TRANSKRANYAL RENKLİ DOPPLERULRASON (ABDOMEN-TİROİD-GEBELİK-OBSTETRİK-JİNEKOLOJİK-TRANSREKTAL-TRANSVAJİNAL-ÜST ABDOMEN-ALT ABDOMEN-ORBİTA-EKSTREMİTE-ÜRİNER SİSTEMLER-PELVİK-SUPRAPUBİK-MEME-VAJİNAL-TİROİD-SUBMANDİBULER-PAROTİS-TORAKS-YÜZEYEL-KİTLE LEZYONU ULTRASONOGRAFİ –KALÇA ULTRASONU
ADRES: İNKILAP MAHALLESİ ALEMDAĞ CADDESİ MELTEM SOKAK 2/2 ÜMRANİYE TEL: 0-216-5218836 FAX: 0-216-5218836 radistanbul@hotmail.com
RADİSTANBUL ANADOLU YAKASI GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836 GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ 0-216-5218836 RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836
GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ÜSKÜDAR ÇEKMEKÖY ŞİKLE TAŞDELEN REŞADİYE AĞVA ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ALTUNİZADE BAĞLARBAŞI ÜSKÜDAR ŞİLE ÜMRANİYE AĞVA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MEKEZİ DOPLER DOPPLER RENKLİ DOPPLER DİJİTAL PANORAMİK SEFALOMETRİK RÖNTGEN MAMOGRAFİ MAMMOGRAFİ KEMİK ERİME TESTİ KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ OSTEOPOROZ TAKİP TARAMA
RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836 GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ 0-216-5218836 RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836
GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ÜSKÜDAR ÇEKMEKÖY ŞİKLE TAŞDELEN REŞADİYE AĞVA ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ALTUNİZADE BAĞLARBAŞI ÜSKÜDAR ŞİLE ÜMRANİYE AĞVA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MEKEZİ DOPLER DOPPLER RENKLİ DOPPLER DİJİTAL PANORAMİK SEFALOMETRİK RÖNTGEN MAMOGRAFİ MAMMOGRAFİ KEMİK ERİME TESTİ KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ OSTEOPOROZ TAKİP TARAMA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836 GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ 0-216-5218836 RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836
GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ÜSKÜDAR ÇEKMEKÖY ŞİKLE TAŞDELEN REŞADİYE AĞVA ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ALTUNİZADE BAĞLARBAŞI ÜSKÜDAR ŞİLE ÜMRANİYE AĞVA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MEKEZİ DOPLER DOPPLER RENKLİ DOPPLER DİJİTAL PANORAMİK SEFALOMETRİK RÖNTGEN MAMOGRAFİ MAMMOGRAFİ KEMİK ERİME TESTİ KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ OSTEOPOROZ TAKİP TARAMA
ÜMRANİYE ŞUBESİ : GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836 GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ 0-216-5218836 RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836
GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ÜSKÜDAR ÇEKMEKÖY ŞİKLE TAŞDELEN REŞADİYE AĞVA ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ALTUNİZADE BAĞLARBAŞI ÜSKÜDAR ŞİLE ÜMRANİYE AĞVA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MEKEZİ DOPLER DOPPLER RENKLİ DOPPLER DİJİTAL PANORAMİK SEFALOMETRİK RÖNTGEN MAMOGRAFİ MAMMOGRAFİ KEMİK ERİME TESTİ KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ OSTEOPOROZ TAKİP TARAMA MAMOGRAFİ KEMİK DANSİTOMETRİ PANORAMİK DİJİTAL RÖNTGEN SEFALOMETRİK DİJİTAL RÖNTGEN DÖRT BOYUTLU RENKLİ ULTRASON RENKLİ DOPPLER ULTRASON ALT EKSTREMİTE ARTER VEN - ÜST EKSTREMİTE ARTER VEN -OBSTETRİK RENKLİ DOPPLER-RENAL ARTERLER RENKLİ DOPPLER-KAROTİS VERTEBRAL ARTERLER-SKROTAL RENKLİ DOPPLER- MEME RENKLİ DOPPLER- KİTLE LEZYONU RENKLİ DOPPLER-JİNEKOLOJİK DOPPLER VAJİNAL-OBSTETRİK RENKLİ DOPPLER –PENİL RENKLİ DOPPLER-TRANSKRANYAL RENKLİ DOPPLERULRASON (ABDOMEN-TİROİD-GEBELİK-OBSTETRİK-JİNEKOLOJİK-TRANSREKTAL-TRANSVAJİNAL-ÜST ABDOMEN-ALT ABDOMEN-ORBİTA-EKSTREMİTE-ÜRİNER SİSTEMLER-PELVİK-SUPRAPUBİK-MEME-VAJİNAL-TİROİD-SUBMANDİBULER-PAROTİS-TORAKS-YÜZEYEL-KİTLE LEZYONU ULTRASONOGRAFİ –KALÇA ULTRASONU
ADRES: İNKILAP MAHALLESİ ALEMDAĞ CADDESİ MELTEM SOKAK 2/2 ÜMRANİYE TEL: 0-216-5218836 FAX: 0-216-5218836 radistanbul@hotmail.com
ÇEKMEKÖY ŞUBESİ
ÇENE FİLMİ ÇEKMEKÖY SARIGAZİ SAMANDIRA TAŞDELEN ÖMERLİ SANCAKTEPE DUDULLU İMES TEPEÜSTÜ ÇAKMAK ÜMRANİYE ALEMDAĞ REŞADİYE ŞİLE AĞVA PANORAMİK DİŞ FİLMİ VS
DİJİTAL PANORAMİK RÖNTGEN
ADRES: ÇAMLIK MAHALLESİ ŞAHİNBEY CADDESİ UMUT SOKAK YURTSEVEN İŞ MERKEZİ 2/2
TEL: 0-216-6423432 radistanbul@hotmail.com
PENDİK ŞUBESİ:ADRES: SAĞLIK BAKA NLIĞI MARMARA ÜNİVERSİTESİ PENDİK EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ KARŞISI MİMAR SİNAN CADDESİ FEVZİ ÇAKMAK MAHALLESİ KAYISI SOKAK A BLOK 2/17 TEL: 0-530-5472565 (ŞİMDİLİK)
ÜÇ 3D 4D DÖRT BOYUTLU RENKLİ ULTRASON RENKLİ DOPPLER ULTRASON ALT EKSTREMİTE ARTER VEN - ÜST EKSTREMİTE ARTER VEN -OBSTETRİK RENKLİ DOPPLER-KAROTİS VERTEBRAL ARTERLER-RENAL BÖBREK ARTERLER-SKROTAL TESTİSLER RENKLİ DOPPLER- MEME RENKLİ DOPPLER- TİROİD RENKLİ DOPLER KİTLE LEZYONU RENKLİ DOPPLER-JİNEKOLOJİK DOPPLER VAJİNAL-OBSTETRİK RENKLİ DOPPLER –PENİL RENKLİ DOPPLER-TRANSKRANYAL RENKLİ DOPPLER ULTRASONOGRAFİ (ABDOMEN-TİROİD-GEBELİK-OBSTETRİK-JİNEKOLOJİK-TRANSREKTAL-TRANSVAJİNAL-ÜST ABDOMEN-ALT ABDOMEN-ORBİTA-EKSTREMİTE-ÜRİNER SİSTEMLER-PELVİK-SUPRAPUBİK-MEME-VAJİNAL-TİROİD-SUBMANDİBULER-PAROTİS-TORAKS-YÜZEYEL-KİTLE LEZYONU ULTRASONOGRAFİ
KEYWORDS: (İSTANBUL ANADOLU-AVRUPA)
- AYRINTILI ULTRASON DETAYLI ULTRASON DETAYLI RENKLİ ULTRASON RENKLİ DOPPLER ULTRASON MAMOGRAFİ MAMMOGRAFİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ TETKİK UYGUN FİYAT KEMİK DANSİTOMETRİ KEMİK ERİME TESTİ HAMİLE ULTRASONU PANORAMİK RÖNTGEN
- STANDART PANORAMİK RÖNTGEN
- ÇENE FİLMİ
- SEFALOMETRİK RÖNTGEN
- DÖRT BOYUTLU ULTRASON
- GEBELİK ULTRASONU
- OBSTETRİK ULTRASON
- ABDOMEN ULTRASONU GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ABDOMEN ULTRASONU GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ABDOMEN ULTRASONU GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ABDOMEN ULTRASONU GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ
- ABDOMEN ULTRASONU GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ
- ABDOMEN ULTRASONU GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ
- ABDOMEN ULTRASONU GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ
- ABDOMEN ULTRASONU GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ
- ABDOMEN ULTRASONU GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ABDOMEN ULTRASONU GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ABDOMEN ULTRASONU GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ABDOMEN ULTRASONU GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ABDOMEN ULTRASONU GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ABDOMEN ULTRASONU GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ
- OBSTETRİK RENKLİ DOPLER GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME ABDOMEN ULTRASONU GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ
- MERKEZİ ÜMRANİYE ÇEKMEKÖY SANCAKTEPE ŞİLE AĞVA BEYKOZ KADIKÖY ÜSKÜDAR KARTAL PENDİK MALTEPE VE SEMTLERİ ANADOLU YAKASI GÖRÜNTÜLEME GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836 GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ 0-216-5218836 RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836
GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ÜSKÜDAR ÇEKMEKÖY ŞİKLE TAŞDELEN REŞADİYE AĞVA ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ALTUNİZADE BAĞLARBAŞI ÜSKÜDAR ŞİLE ÜMRANİYE AĞVA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MEKEZİ DOPLER DOPPLER RENKLİ DOPPLER DİJİTAL PANORAMİK SEFALOMETRİK RÖNTGEN MAMOGRAFİ MAMMOGRAFİ KEMİK ERİME TESTİ KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ OSTEOPOROZ TAKİP TARAMA
- GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ DİŞ ÇENE RÖNTGENİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836 GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ 0-216-5218836 RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836
GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ÜSKÜDAR ÇEKMEKÖY ŞİKLE TAŞDELEN REŞADİYE AĞVA ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ALTUNİZADE BAĞLARBAŞI ÜSKÜDAR ŞİLE ÜMRANİYE AĞVA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MEKEZİ DOPLER DOPPLER RENKLİ DOPPLER DİJİTAL PANORAMİK SEFALOMETRİK RÖNTGEN MAMOGRAFİ MAMMOGRAFİ KEMİK ERİME TESTİ KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ OSTEOPOROZ TAKİP TARAMA
DİŞ FİLMİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836 GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ 0-216-5218836 RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836
GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ÜSKÜDAR ÇEKMEKÖY ŞİKLE TAŞDELEN REŞADİYE AĞVA ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ALTUNİZADE BAĞLARBAŞI ÜSKÜDAR ŞİLE ÜMRANİYE AĞVA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MEKEZİ DOPLER DOPPLER RENKLİ DOPPLER DİJİTAL PANORAMİK SEFALOMETRİK RÖNTGEN MAMOGRAFİ MAMMOGRAFİ KEMİK ERİME TESTİ KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ OSTEOPOROZ TAKİP TARAMA
GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836 GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ 0-216-5218836 RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836
GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ÜSKÜDAR ÇEKMEKÖY ŞİKLE TAŞDELEN REŞADİYE AĞVA ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ALTUNİZADE BAĞLARBAŞI ÜSKÜDAR ŞİLE ÜMRANİYE AĞVA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MEKEZİ DOPLER DOPPLER RENKLİ DOPPLER DİJİTAL PANORAMİK SEFALOMETRİK RÖNTGEN MAMOGRAFİ MAMMOGRAFİ KEMİK ERİME TESTİ KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ OSTEOPOROZ TAKİP TARAMA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836 GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ 0-216-5218836 RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836
GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ÜSKÜDAR ÇEKMEKÖY ŞİKLE TAŞDELEN REŞADİYE AĞVA ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ALTUNİZADE BAĞLARBAŞI ÜSKÜDAR ŞİLE ÜMRANİYE AĞVA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MEKEZİ DOPLER DOPPLER RENKLİ DOPPLER DİJİTAL PANORAMİK SEFALOMETRİK RÖNTGEN MAMOGRAFİ MAMMOGRAFİ KEMİK ERİME TESTİ KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ OSTEOPOROZ TAKİP TARAMA
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder